HAZIRLAYANLAR: ABDULLATİF
ŞAHİN
VEFA ERKAN
MAZLUM DOĞAN
AYDIN ATAY
SELAHAT ARANCAK
ÖZGÜR SEVİM
GAZİANTEP BAKLAVASI
Baklava
Baklava, Türk, Orta Doğu, Balkan ve Güney Asya mutfaklarında yer etmiş önemli bir hamur tatlısıdır. İnce yufkaların arasına yöreye göre ceviz, antep fıstığı, badem veya fındık konarak
yapılır. Genel olarak şeker şerbeti ile
tatlandırılır. Ayrıca bal şerbeti de
kullanılabilir. Bazı ticari firmalar kendi özel şerbetlerini kullanırlar.
AB Komisyonu tarafından 8 Ağustos 2013 Tarihinde baklavanın Türk tatlısı
olduğu tescil edilmiştir.
Köken bilimi
Baklava sözcüğü Türkçe kökenlidir. Eski Türkçede baklağu, baklağı olarak geçer. Buell (1999),
"baklava" isminin Moğolca 'bağlamak, sarmak' anlamına gelen baγla-sözcüğünün üstüne Türkçe
fiil eki -v getirilerek türetilmiş olabileceğini belirtmiştir ancak
Moğolca'daki baγla- fiili de Eski Türkçe'den bir alıntıdır. Kelimenin Arapça bakla kelimesi ile bir ilgisi yoktur.Türkçeden
diğer dillere de geçmiştir, Ermenice փախլավա, Kürtçe, Zazaca baqlawa, Arnavutça bakllava, Rumence baclava,Macarca baklava, Bulgarca, Sırpça баклава, Hırvatça, Boşnakça baklava, Lehçe bakława, Çekçe baklava, Rusça пахлава, бахлава (okunuş:
pahlavabahlava) , Ukraynacaбаклава, Yunanca μπακλαβάς, Azerice Paxlava, Gürcüce ფახლავა, Abhazca абаклау́а, Bengalce বাক্লাভা, Filipince baklava, İngilizce baklava.
Tarihçe
Birçok ulusun mutfağında yer etmiş baklava birçok ulus
tarafından da sahiplenilir. Baklavanın gelişim tarihi tutulmadığından bu konu
belirsiz olsa da bulunan kanıtlar onun Orta Asya Türk kökenli
bir tatlı olduğunu göstermektedir. Zamanla Topkapı Sarayı'nda bugünkü halini almıştır.
Vrıonis (1971), Deipnosopiste'de belirtilen gastris, kopte,
kopton veya koptoplakos gibi eski Yunan tatlılarını baklava olarak tanımlamıştır ve bunların Bizans tatlısı olduğunu iddia etmiştir. Ancak Perry (1994) bu
tatlıların baklava olmadığını çünkü bu tatlıların hamur içermediğini
göstermiştir. Bu tatlılar fındık ve balın karıştırılmasıyla yapılıyordu ve
bugünkü pasteli veya helvaya benziyorlardı.
Perry ayrıca ince ekmeğin (yufka) arasına malzemeler
koyularak yapılan yemeklerin (örn. börek) Türk kökenli
olduğunu ve bu tekniğin Orta Asya Türk kökenli olduğunu belirtmiştir. Ayrıyeten
her yıl Ramazan ayının
15'inde Osmanlı sultanları yeniçerilere tepsiler
halinde baklavalar sunuyorlardı ve bu törene Baklava
alayı deniyordu. (Wasti 2005)
Baklava'nın kökeninin Süryanilere dayandığı
iddia edilse de bu iddiayı
destekleyen bir kanıt bulunamamıştır. Claudia Roden ve Andrew Dalby Osmanlı döneminden önceki Yunan, Arap
ve Doğu Roma(Bizans) kaynaklarında baklavadan bahsedilmediğini belirtmişlerdir.
Baklava benzeri bir tatlıya dair ilk kayıtlar Çin Yuan
(Moğol) hanedanlığı zamanındaki
bir yemek kitabında (1330) rastlanır. Tarif edilen tatlının ismi güllaçtır ve büyük
ihtimalle bugün bildiğimiz güllacı kastetmektedir.
Baklava Alayı
17.
yüzyılın sonlarında veya 18. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış olan baklava
alayı geleneğinde, Ramazan ayının ortasında, padişahın askere iltifatı olarak,
Saray’dan Yeniçeri Ocağı’na baklava giderdi. Her on askere bir sini baklava hazırlanır ve saray mutfağı önünde dizilirdi. Silahtar Ağa, bir numaralı yeniçeri olan padişah adına ilk
siniyi teslim aldıktan sonra, diğer sinilerin her birini ikişer asker nizami
olarak yüklenirdi. Her bölüğün amirleri önde, baklava sinilerini taşıyanlar
arkada, açılan kapılardan dışarı çıkarak kışlalara doğru yürüyüşe geçerlerdi.
Türkiye'de
Baklava
Türkiye'de, Gaziantep baklavasıyla
tanınan şehirdir. İçersinde kullanılan malzeme, Gaziantep baklavasında antep
fıstığı olsa da, bu coğrafi olarak büyük farklılıklar gösterir. Evde yapılan
baklavalarda, Güneydoğu Anadolu'da antep fıstığı, Karadeniz'de fındık, İç Anadolu'da ceviz,Kıyı Ege'de badem, Edirne ve Trakya'da ise susam
kullanılır. Genelde arananı antep fıstıklı tipi olsa da ekonomik nedenlerle sık
sık cevizlisine de rastlanır. Yalın servis edilebileceği gibi, sade dondurma
veya kaymakla da servis edilebilir. Baklavanın yufkalarının ince açılmış
olması, ceviz veya fıstığının bol olması ve şerbetinin tam kıvamında olması o
baklavanın kaliteli olduğunu gösterir.
Baklava denince akla ilk önce Gaziantep gelir.
Orijinal Gaziantep Baklavası ustadan çırağa öğretilerek, üretim şekli ve
lezzeti ile diğer baklavalardan farklılaşmıştır. Temel olarak bu farkı ortaya
koyan en önemli özellik kullanılan hammaddelerdir. Baklavaya giden yolda
ilkin Harran Ovasının susuz tarlalarında yetişen sert buğdayından elde edilmiş
un Gaziantep'in suyuyla bir araya getirilir. Böylelikle ortaya çıkan hamur
Antepli ustaların elinde, mutlaka armut ağacından imal oklavalarla, her biri
kağıttan daha ince 40 kat yufkaya dönüştürülür. Bu kırk katman arasına Ağustos
ayının ilk haftasında Turfanda toplanan ve daha yeni yeni olgunlaşan ve halk
arasında "boz-iç" diye tabir edilen, 1 kilosunda 110-170 gr fıstık
içi veren, zümrüt yeşili rengi ve zengin aromasıyla en değerli Antep
fıstığı, Keçi ve koyun sütünden elde edilmiş ve tuz ve diğer içeriğinden
arınarak %99.9 yağ barındıracak şekilde hazırlanmış Sadece ot ve çiçeklerle
beslenen koyun ve keçilerin sütünden elde edilen en rafine haliyle sadeyağ,
Keçi, koyun veya inek sütünün 105-108 C°ye kaynatılıp, içine yine bölgeden elde
edilen irmik konulur. Sonrasında fırınlanan tepsilerdeki baklavaların
üzerine hava koşulları dikkate alınarak belirlenmiş kaynama derecesinde
stabilize edilen şerbet ilave edilmek suretiyle elde edilir. Baklavanın sayısız
sırrı vardır. İyi baklava toprakta başlar. Hamurun yapıldığı un unun yapıldığı
buğdayın türü buğdayın yetiştiği toprak önemlidir. Fıstığın hasat zamanından
sadeyağı oluşturan sütün sağıldığı hayvanın bahar otlarıyla beslenmesi gibi
birçok detay baklavanın lezzetini belirler. İyi baklavacı fıstık, yağ, un,
şeker, nişasta, süt gibi bütün hammaddelerin en iyisini seçer. Baklavada
malzemenin beraberinde Hava koşulları, üretim ortamındaki nem, şerbetin
derecesi, ustaların el emeği de önemlidir. Prosesin en başından müşteriye
sunumuna kadar olan aralıkta her çalışanın katkısı bilgisi ve tecrübesi değer
katar. Ayrıca Orijinal Antep baklavası, bir de tazeyse ilk ısırışta kulağa çok
hoş gelen bir hışırtı çıkarır. Nar gibi kızarmış incecik yufkaların birbiri
ardınca kırılmasından gelen, kuru yaprakların rüzgârda çıkardıklarına benzer
bir hışırtı. Baklava meraklıları için bu ses neredeyse baklavanın kendisi kadar
haz vericidir.
Baklavanın
Tarihi:
Özellikle Gaziantep baklavası
çok ünlüdür. Birçok ulusun mutfağında yer etmiş baklava birçok ulus tarafından
da sahiplenilir. Baklavanın gelişim tarihi tutulmadığından bu konu belirsiz
olsa da bulunan kanıtlar onun Orta Asya Türk kökenli bir tatlı
olduğunu göstermektedir. Zamanla Topkapı Sarayı'nda bugünkü halini
almıştır.Bu şekilde ele alınırsa baklavanın kültür olarak içselleştirildiği ve
yerelleştirildiği söylenebilir. Günümüz kültürüne katılımı açısından baklava köken
olarak Anadolu’da yerleşik Ön Türklerden bu yana İskilip'lidir ve doğal olarak
bir Türk tatlısıdır. Antik çağdaki İskilip'in şifa olan anlamı bakımından da
olgu ele alınırsa baklavanın bir ilaç olarak üretilmiş olduğu görülür. Baklavanın
kökeninin Süryanilere dayandığı iddia edilse de bu iddiayı destekleyen bir
kanıt bulunamamıştır.
Diğer yandan, baklavanın
tarihi Asurlular'a kadar uzanır ancak bu tatlı, iki hamur arasına kuru
meyvelerin serpiştirilip, fırında pişirilmesiyle yapılıyordu. Bu baklava dünyanın
çeşitli ulusları tarafından çok sevilmiş ve değişik şekillerde yapılmıştır.
Vrıonis, Deipnosopiste'de
belirtilen gastris, kopte, kopton veya koptoplakos gibi eski Yunan
tatlılarını, baklava olarak tanımlamıştır ve
bunların Bizans tatlısı olduğunu iddia etmiştir. Ancak dünyaca ünlü
yemek uzmanı Charles Perry bu tatlıların baklava olmadığını çünkü bu tatlıların
hamur içermediğini göstermiştir. Bu tatlılar fındık ve balın
karıştırılmasıyla yapılıyordu ve bugünkü pasteli veya helvaya benziyorlardı.
Perry ayrıca ince ekmeğin (yufka) arasına malzemeler koyularak yapılan
yemeklerin (örn. börek) Türk kökenli olduğunu ve bu tekniğin Orta Asya
Türk kökenli olduğunu belirtmiştir.
Baklava benzeri bir tatlıya
dair ilk kayıtlar Çin Yuan (Moğol) hanedanlığı zamanındaki bir yemek
kitabına (1330) dayanır. Tarif edilen tatlının ismi güllaçtır ve büyük ihtimalle bugün bildiğimiz güllacı
kastetmektedir.
HAZIRLANIŞI:
Un tezgah üzerine daire şeklinde dökülerek ortası boş bırakılır. Üç yumurta, 10 gr. tuz ile çırpılarak az miktarda su ilave edilir ve unla birlikte yoğurulur. Yoğurma sırasında hamurun üzerine hafif su serpilerek, kulak memesi yumuşaklığında kıvama gelinceye kadar yoğurulur. Hamur fitil şeklinde uzatılarak iki parmak eninde kesilir (her biri yaklaşık 75-100 gr. arası olacak), el ile yassılaştırılır. Tekrar hafif nişasta serpilir üst üste konulur (6 adet veya 12 adete kadar çıkabilir) ve açılır. Bu hamurlar oklavayla kenarından ortasına doğru elle inceltilir. Hamurun yarı çapı 25-30 cm. olunca, elle nişasta seprilerek, hamur üst üste getirilir. Baştaki işlem 3 defa tekrarlanır. Hamur eni 60 cm boyu 120-140 cm kadar açılır. Açılan hamur baklava yapılacak tepsinin büyüklüğünde kesilir. Bunlar küçük oklavaya sarılır. İçinden en ince ve en pürüzsüz olanı yüzlük ve yüzlük altı olarak seçilir.
Baklava yapılacak tepsiye ince bir kat yağ sürülür. Tepsi büyüklüğünde kesilen yufkadan oklavayla iki kat serilir. Bu işlem 12 veya 14 kat yufka serilene kadar devam eder. Daha önceden hazırlanmış krema halindeki kaymak tepsisinin ortasına dökülüp bıçak yardımı ile her tarafına yayılır (her tarafın eşit olması çok önemlidir). Üzerine çekilmiş fıstık serpilir ve üstü açılan yufka ile döşenir. Üstüne yüzlük diye ayrılan hamurdan 10-12 kat serilir. Aralarına yağ atılır. Kenarları düzeltilir. Keskin dilim bıçağı ile mekik, muska ve parmak kare şeklinde kesilir, eritilmiş sıcak yağ üzerine gezdirilir ve fırına verilir. Fırın 230-260 derece sıcaklıktadır. Fırında tepsiler devamlı yer değiştirerek çevrilir. Baklava 4-5 dakika sonra hazır olur. Hazır olduktan sonra dilim halinde kesilen yerlerin bıçakla arası açılır. Ateş üzerinde 2-3 dakika tutulur ve şeker verme işlemine başlanır. 1 kg. şeker 350 gr. su ile iyice kaynatılıp kıvam yapılır, kepçeyle üzerine sıcak olarak yavaşça yedirilir. Oynatılmayarak soğuyuncaya kadar bekletilir ve servise hazır duruma gelir.
Un tezgah üzerine daire şeklinde dökülerek ortası boş bırakılır. Üç yumurta, 10 gr. tuz ile çırpılarak az miktarda su ilave edilir ve unla birlikte yoğurulur. Yoğurma sırasında hamurun üzerine hafif su serpilerek, kulak memesi yumuşaklığında kıvama gelinceye kadar yoğurulur. Hamur fitil şeklinde uzatılarak iki parmak eninde kesilir (her biri yaklaşık 75-100 gr. arası olacak), el ile yassılaştırılır. Tekrar hafif nişasta serpilir üst üste konulur (6 adet veya 12 adete kadar çıkabilir) ve açılır. Bu hamurlar oklavayla kenarından ortasına doğru elle inceltilir. Hamurun yarı çapı 25-30 cm. olunca, elle nişasta seprilerek, hamur üst üste getirilir. Baştaki işlem 3 defa tekrarlanır. Hamur eni 60 cm boyu 120-140 cm kadar açılır. Açılan hamur baklava yapılacak tepsinin büyüklüğünde kesilir. Bunlar küçük oklavaya sarılır. İçinden en ince ve en pürüzsüz olanı yüzlük ve yüzlük altı olarak seçilir.
Baklava yapılacak tepsiye ince bir kat yağ sürülür. Tepsi büyüklüğünde kesilen yufkadan oklavayla iki kat serilir. Bu işlem 12 veya 14 kat yufka serilene kadar devam eder. Daha önceden hazırlanmış krema halindeki kaymak tepsisinin ortasına dökülüp bıçak yardımı ile her tarafına yayılır (her tarafın eşit olması çok önemlidir). Üzerine çekilmiş fıstık serpilir ve üstü açılan yufka ile döşenir. Üstüne yüzlük diye ayrılan hamurdan 10-12 kat serilir. Aralarına yağ atılır. Kenarları düzeltilir. Keskin dilim bıçağı ile mekik, muska ve parmak kare şeklinde kesilir, eritilmiş sıcak yağ üzerine gezdirilir ve fırına verilir. Fırın 230-260 derece sıcaklıktadır. Fırında tepsiler devamlı yer değiştirerek çevrilir. Baklava 4-5 dakika sonra hazır olur. Hazır olduktan sonra dilim halinde kesilen yerlerin bıçakla arası açılır. Ateş üzerinde 2-3 dakika tutulur ve şeker verme işlemine başlanır. 1 kg. şeker 350 gr. su ile iyice kaynatılıp kıvam yapılır, kepçeyle üzerine sıcak olarak yavaşça yedirilir. Oynatılmayarak soğuyuncaya kadar bekletilir ve servise hazır duruma gelir.
Baklavaya
Dair
Türk tatlıları arasında
baklavanın yeri bir başkadır. Görünüşü ile sizi çağırır, bir kez tadınca da ikinci çatalı almanız
kaçınılmazdır. İyi bir tatlıcıdan alınmış baklavanın yerini hiçbir şey
tutamaz.
Baklava denince akla ilk önce Antep gelir ama, Antepli ustalar ülkenin dört bir yayına dağıldığından pek çok şehirde lezzetli baklavaların tadına bakmak mümkün. Bir rivayete göre erkekler daha çok fıstıklı, kadınlar ise cevizli baklavayı seviyor. Baklava hamurunu en iyi erkek ustalar açıyor, çünkü oklavayı kullanırken güç sarf etmek gerekiyor. Baklava yapımında usta kadar oklava da önemli bir yer tutuyor.
Baklava denince akla ilk önce Antep gelir ama, Antepli ustalar ülkenin dört bir yayına dağıldığından pek çok şehirde lezzetli baklavaların tadına bakmak mümkün. Bir rivayete göre erkekler daha çok fıstıklı, kadınlar ise cevizli baklavayı seviyor. Baklava hamurunu en iyi erkek ustalar açıyor, çünkü oklavayı kullanırken güç sarf etmek gerekiyor. Baklava yapımında usta kadar oklava da önemli bir yer tutuyor.
Oklava mutlaka armut ağacından,
baklavayı pişirmek için kullanılan odun da meşe ağacından olmalı. Bugün
baklavanın light olanı da, aloe vera’lı olanı da var.
Şeker Bayramı öncesi gurmelere
Türkiye’nin en iyi baklavacılarını sormuşlar. Ortaya elbette Antepli ustaların
ağılığını koyduğu bir liste çıktı.
GURMELERE GÖRE TÜRKİYE’NİN EN İYİ 10 BAKLAVASI
1. Karaköy Güllüoğlu - İSTANBUL
2. İmam Çağdaş - GAZİANTEP
3. Hacı Baba - ANKARA
4. Seyidoğlu - İSTANBUL
5. Hacıbozanoğlu - İSTANBUL
6. Karacaoğlu – ANKARA
7. Seç - ADANA
8. Dedeoğlu - İSTANBUL
9. Ünlüoğlu - ANTALYA
10. Cemil Baba - İZMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder